Kılıçdaroğlu AKP'yi iki hamlede bitirecek

Kılıçdaroğlu AKP'yi iki hamlede bitirecek

Ekonomist Evren Devrim Zelyut  Yeniçağ'daki köşesinde dikkat çeken ifadeler kullandı.

Yalan yok! İki yıl önce bana böyle bir Kılıçdaroğlu anlatsaydınız zor inanırdım. Demek ki o lider ruhun ortaya çıkması için koşulların krize dönmesi gerekiyormuş. Tıpkı Mustafa Kemal'in Anadolu'nun işgal edilmesi sonucu memleketin kaderini eline alması gibi. 

Türkiye, tarihinin en zor iktisadi krizinden geçiyor. Salgından önce tarım ve sanayide üretimden vazgeçmiş, dışa bağlı bir sistem zaten tıkanma işaretleri veriyordu. 2017 yılında 200 milyar TL'yi aşan KGF kredileri bu nedenle gelmişti. Daha sonraları gelen, 128 milyar dolar rezervi tüketme pahasına, sayısını ve adını hatırlayamadığımız onlarca kurtarma kredileri de ekonomide sadece anlık rahatlamalar yaratmıştı.

İthal etmeden üretemeyen ekonomi, önce salgın sonra Rusya-Ukrayna savaşı ile büyük darbe aldı. Yapısal sorunları çözmeyi sürekli erteleyen AKP ekonomisi artan girdi fiyatları ile yüksek enflasyona muhatap oldu. Seçmen kayıpları başladı. Üzerine Erdoğan'ın popülist faiz politikası tamamen ters teperek dolar/TL'yi uçurdu. Artan kur dönüp tekrar enflasyonu yükseltti, vatandaş iyice batağa saplandı.

***

İşlerin karışmaya başladığı nokta aslında 2018 yılı. Erdoğan'ın başkan seçilmesinden sonra hangi ekonomik göstergeye bakarsanız bakın çok net bir bozulma ile karşılaşırsınız. Enflasyon %20 iken şimdi ÜFE %138 oldu. Kur 4,50 iken şimdi 17,80 oldu. Merkezi yönetim toplam borcu 1 trilyon 67 milyar TL iken, şimdi 3 trilyon 431 milyar TL oldu. İşsizlik %11 iken şimdi %20 üzerine çıktı...

Halkın alım gücü zaten AKP'nin yaratılan millî hasılayı oligarklara transfer etmesi nedeni ile yıllar içinde buz gibi erimişti. Bunu ücretlilerin millî gelirden aldığı payın azalmasından anlayabiliyoruz. Ya da Türkiye'de gelir dağılımını ölçen Gini Katsayısı gibi verilerin bozuluyor olması da vatandaşın nasıl sefalete düştüğünü bilimsel olarak bizlere ispatlıyor.

Bütün bu gelişmeler yaşanırken, yani sorunlar artarken sistem o sorunları çözecek lideri de zaman içinde halkın önüne koymaya başladı. Kılıçdaroğlu'nun büyük bir misyon üstlendiğini görmeye başladık.

Yani Erdoğan'ın sorunları çözemeyip, üstüne ek sorunlar çıkartmasına karşı, Kılıçdaroğlu'nun sorunların üzerine yürümeye başladığını izledik. Kılıçdaroğlu ülkenin kötüye gittiğini görüp, iktidar olmayı beklemeden harekete geçerek, güçlü liderlerin yaptığı gibi inisiyatif kullanmıştır. Bu noktada inisiyatif meselesini biraz açmamız gerekiyor.

Diyoruz ki, bugün CHP ve Kılıçdaroğlu'nun geçmişe göre en büyük farkı, sorunları teşhis etmekten ve dile getirmekten öteye, çözüm için gerekli planları yaparak yönetime hazır olmasıdır.

Evet Kılıçdaroğlu inisiyatif kullandı, durmadı, izlemedi, beklemedi, memleketin çok daha sıkıntılı bir duruma girmemesi için ormanlar yanarken THK'yi ziyaret etti. Enflasyonla koskoca ülke ekonomisi batırılırken TÜİK'in kapısına dayandı. Merkez Bankası'nın Erdoğan'ın hatalı politikasına uyup kuru patlatmasının ardından TCMB'ye gitti. Kanal İstanbul ile Türkiye'nin askerî, politik ve ekonomik olarak krize girmemesi için ihaleye girecekleri ikaz etti, leş kargaları gibi devletin değerlerine çökmeye çalışanlarla mücadele etti...

Neden? Ülkenin uğradığı muazzam zararları yönetimde olmamasına rağmen önlemek için. Ekonomik enkazın molozlara dönmemesi için...

Kılıçdaroğlu AKP'yi iki hamlede siyasi tarihin çöplüğüne yollayacaktır. Halk AKP'den soğurken, Kılıçdaroğlu birinci hamlesini hazırladı, sorunları çok iyi teşhis ederek, planlarını yaptı, yönetime gelir gelmez hemen işe koyulmaya hazır duruma geldi.

Kılıçdaroğlu seçimlerde yönetimi devraldıktan sonra, ikinci hamlesini yapacaktır. Muhalefet döneminde yaptığı hazırlığı uygulamaya geçerek enflasyon ve kuru dramatik şekilde indirecektir. Bu noktada bunun nasıl olacağını sorabilirsiniz. Ancak sırf hukuka ve rasyonel ekonomi politikalarına dönüş bile kaybolan yatırımcı güvenini geri getirerek Türkiye'ye yüklü miktarlarda yabancı ve yerli sermaye girişleri ile kur ve enflasyonu aşağıya çekecektir.

Ancak Kılıçdaroğlu işi şansa bırakmayacaktır. Hızlı bir şekilde devreye alacağı reformlarla beraber, gelecek yerel seçimlerden önce kur ve enflasyondaki düşüş trendini kalıcı hale getirecek ve muhalefete düşmüş AKP'ye gelecek yerel seçimlerde bir şans daha vermeyecektir.

İşte AKP için yok oluş süreci 2023'te değil, 2024 yerel seçimleri sonrası başlayacaktır. Bütün bu yaşananlardan çıkacak sonuç ne olacaktır? Halkımız özellikle çok zor geçecek 2023 kışından sonra bir daha eline kutsal kitabı alıp sallayan, iyi namaz kılan ya da güzel dua okuyan herkese yönetim sorumluluğunun verilmeyeceğini öğrenmiş olacaktır. İslam'ı siyasi ve ekonomik çıkarları için kullananlar bu topraklarda bir daha yönetim kademelerine gelemeyecektir.

Türkiye bir kriz ve büyük maliyetlerle karşılaşmış ama halkçı bir liderle kendisini sigortaya da almıştır.

Kılıçdaroğlu'nu izlemeye devam edin, demokratik bir refah toplumunun nasıl inşa edileceğini gözlerinizle göreceksiniz.

Haber Kategorisi
Özel Haber
Etiketler
chp
ekonomi