159 Ton altın nereye gitti?

Ekonomist Uğur Gürses MB altınlarının ne olduğunu yazdı

Ekonomist Uğur Gürses Ekonomi Alla Turca isimli blogunda bu sefer Merkez Bankası altınlarına ne olduğunu yazdı. İşte o yazı:

Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu 23 Nisan günü üç ayrı TV’nin ortak yayınına çıkıp 128 milyar dolar meselesini anlatayım derken yeni bir tartışmayı tetikledi; o da Merkez Bankası’nın altınları.

Bir konuyu iyi bilmiyorsanız anlatmanız da zor olur. Hele ki 128 milyar dolar gibi devasa bir rezervin çarçur edilmesinin makul bir gerekçesi yokken ve bunu savunmaya kalktığınızda. Hatta konuyu hiç bilmeyenler de başka bir iddia ile ortaya çıkarlar.

Tartışma da şu: Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Doğan Aydal’ın “159 ton altın nerede?” diye bir soru ortaya atması.

Aydal’ın aşağıda linki ve ayrıntısı olan sözleri özetle şunu söylüyor: Dünya Altın Konseyi (WGC) Nisan verileri ile Merkez Bankası Başkanı’nın o yayında 720 ton civarında diye açıkladığı altın rezervi verilerinin birbirini tutmadığı, 159 ton altının kayıp olduğunu anlatıyor.

Aydal, Dünya Altın Konseyi’nin verilerine bakarak bir hesap yapmış. Ama bu hesabın baştan ayağa yanlış olduğunu ilerleyen satırlarda anlatmadan, ne dediğine bakalım.

Haber şurada: Merkez Bankası’nda ‘128 milyar dolar’ sonrası yeni kriz: 159 ton altına ne oldu?

Aydal daha sonra Zanka TV’de çıktığı bir yayında, “Bu hesapta bir eksiklik varsa bizim bilmediğimiz, bize söyler biz de öğrenmiş oluruz ama 5 gündür sanıyorum çok düşündüler, bir çözüm bulamadılar” diyor ve özetle şunları anlatıyor:

Dünya Altın Konseyi’nin kayıtlarında 2017’nin Mayıs ayından sonra, Türkiye’deki ticari bankaların sahip olduğu miktarı ayrıca yazmaya başladığını vurguluyor. Bunun da 364 ton olduğunu, aynı kayıtlarda Merkez Bankası’nın 515 ton altını olduğunun yazıldığını da anlatıyor.

“En son sayın başkanın “Şu an 720 ton altın var, küsuratını unuttum” dediği şey, 716.3 tondu aslında.” diye not ediyor.

“720 ton deyince Sayın Şahap Kavcıoğlu Bey, özel bankaların 364’ünü çıkardım. 356 ton kalıyor bizim Merkez Bankası’na. Nisan 2021’de bizim resmi yazılan 515,2 ton. 356’yı ondan çıkartınca geriye 159,2 ton eksik malzeme var.”

İşte 159 ton kayıp altın hesabını böyle yapıyor.

“Bu hesapta bir eksiklik varsa bizim bilmediğimiz, bize söyler biz de öğrenmiş oluruz ama 5 gündür sanıyorum çok düşündüler, bir çözüm bulamadılar.”  

Kafası karışanlara kısa özet şöyle:

Aydal, WGC’nin verilerine bakıyor: 515 ton, Merkez Bankası altın rezervi olarak yazılı. Dipnota bakıyor, orada WGC mealen diyor ki “biz artık Merkez Bankası’na ait olmayan, ama ticari bankalara ait olan altın rezervlerini rezervler içinde göstermiyoruz, o da 364 tondur”.

Aydal da şuradan hareket ediyor; madem Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu yayında 720 ton altınımız var dedi, 364 ton da ticari bankalara aitse geriye kalıyor 356 ton. WGC verisine bakıyor orada kendine ait altın miktarı ise 515 ton yazıyor. Eee o zaman aradaki fark (515-356), yani 159 ton altın nerede?

Gelin bu ‘faili meçhul altın hesabını’ çözelim:

  1. Kavcıoğlu’nun yayında 720 ton olarak verdiği altın miktarı doğru değil, yayına çıktığı gün itibariyle (23 Nisan) 711 ton altını var (TCMB verisi)
  2. Aydal’ın kullandığı ve atfettiği veri; 515 ton Merkez Bankası altını ve 364 ton ticari bankalara ait altın verisi Nisan ayında yayımlanan ve çoğu ülkelerin şubat sonu verilerini içeren bir dosyadan, kaynağı da Dünya Altın Konseyi (WGC).
  3. Dünya Altın Konseyi de bu verileri IMF’nin IFS verilerinden alıyor (International Financial Statistics)
  4.   Dünya Altın Konseyi Türkiye’nin altın rezervlerini 515 ton olarak gösterirken, dip notta bu miktara Rezerv Opsiyon Mekanizması çerçevesinde bankalarca Mart 2021 itibariyle Merkez Bankası’nda tutulan 364 tonluk altın rezervinin hariç tutulduğu not edilmiş. Mayıs 2017’den itibaren Merkez Bankası kendi mülkiyetindeki altın miktarını arttırmaya başladığı için ticari bankaların ROM altınlarını hariç gösterdiğini de eklemiş. Özetle, “banka altın rezervini nasıl değiştiriyor görün diye böyle yaptım” demiş.
  5. Buraya kadar olanı özetleyelim; verilerin kaynağı IMF’nin IFS verileri, Merkez Bankası’nın kendi altını olarak gösterilen (ROM hariç) 515 ton altın hesabı “brüt rezerv-ROM” çerçevesinde doğru, ancak Aydal’ın kendi altını hesabı yanlış. “364 ton ticari bankalara ait altın” hesabı ise ortada yok. İlerleyen satırlarda bu hesabı beraber yapacağız.

Doğrusu ne?

  1. Dünya Altın Konseyi’nin verileri aldığı yer olan IMF’nin IFS verilerine göre, 2021 Mart ayında Merkez Bankası’nın altın rezervleri 22 milyon 955 bin ons. Yani tam olarak 714 ton. Bu sayı Merkez Bankası’nın kendi bilançosunda gösterilenle aynı.
  2. Dünya Altın Konseyi’nin açıkladığı tablodaki dipnotta belirtilen “ticari bankalara ait 364 ton altın” hesabının nasıl yapıldığını bilmiyoruz. Bu doğru değil. Ama ne olabilir, ona değineceğim.

Şimdi gelelim kaynağından altın hesabını doğru verilerle yapmaya:

Peki Merkez Bankası’nın altın rezerv bileşenleri, yani ne kadar altın, kimin altını, Merkez Bankası’nın kendi mülkiyetindeki altınlar ne kadar?

Önce Kavcıoğlu’nun “720 ton altınımız var” dediği haftaya bakalım: 23 Nisan 2021

grafik

Merkez Bankası’nı toplam altın rezervi 711 ton.

A) Bankalara ait 3 ayrı kalemde (borç) altın var:

  1. Zorunlu karşılık olarak tutulan altınlar: 192 ton

2. Teminat ve serbest hesap olarak tutulan altınlar: 5 ton

3. Swap işlemleri için teslim edilen altınlar: 89 ton

Toplamı 286 ton.

B) Bir başka kalem: Hazine’ye alt altınlar. Bu da 84 ton.

Merkez Bankası’na ait olmayan (borç) altınların toplamı (A+B), toplam 370 ton ediyor.

Bu durumda 23 Nisan itibariyle Merkez Bankası’nın kendine ait olan, kendi mülkiyetindeki altının da (711-370) tam olarak 341 ton olduğu ortaya çıkıyor.

“Yani bankalara ait 364 ton” altın yok.

Bu sayının Mart 2021 verileri için ifade edildiğini hesaba katarak, dönelim Mart verilerine.

Merkez Bankası’nı toplam altın rezervi 714 ton.

A) Bankalara ait 3 ayrı kalemde altın var:

  1. Zorunlu karşılık olarak tutulan altınlar: 201 ton

2. Teminat ve serbest hesap olarak tutulan altınlar: 2 ton

3. Swap işlemleri için teslim edilen altınlar: 84 ton

Toplamı 286 ton.

B) Bir başka kalem: Hazine’ye alt altınlar. Bu da 81 ton.

Merkez Bankası’na ait olmayan altınların toplamı (A+B), toplam 367 ton ediyor.

Bu durumda Mart 2021 sonunda Merkez Bankası’nın kendine ait olan, kendi mülkiyetindeki Altın da (714-367) tam olarak 347 ton olduğu ortaya çıkıyor.

Buradan şu sonuç çıkıyor: WGC hesabı karıştırmış. Yani, zorunlu karşılıklarla ilgili ROM çerçevesinde Merkez Bankası’nda tutulan altınlara, Swapla gelen altınlarla   Hazine’ye ait altınları da toplayarak, “364 ton” hesabı çıkarmış olmalı.

Sonuçta, hesap ortada; kayıp altın yok. Bu karmaşaya kapılarak yanlışlıkla hesaplanan 159 ton kayıp altın diye bir durum da yok.

Aydal’ın Kavcıoğlu’na yönelik “hesabı bilmiyor” suçlaması da yerinde değil.

*****

Bu defteri kapayın, ben size bir başka 159 ton altın hesabı çıkaracağım.

Aslında sayısal bir tesadüf.

Bunun iddia edilen “kayıp 159 ton altınla” ilgisi yok. Zaten yukarıdaki satırlarda bunu kanıtladık.

Peki bu “yeni 159 nedir?” diyecekseniz aşağıdaki satırlara bakın.

Tüm ayrıştırmaları yaptıktan sonra, Merkez Bankası’nın kendi mülkiyetindeki altın miktarının seyrine baktım.

Uzun yıllar boyunca 116 ton altın rezervi tutan Merkez Bankası 2017 ortasından itibaren altın rezervlerini arttırmaya başlamıştı. Bu durumu ilk ortaya çıktığında yazmıştım.

Bunun nedeni de İran ambargosu bağlantılı altın sevkiyatı yapan Zarrab’ın ABD’ye girerken yakalanması ve potansiyel olarak yaptırım ya da ağır bir ceza çıkarılarak Merkez Bankası’nın yurtdışındaki ABD tahvil varlıklarının bloke edilme riski idi. Bu nedenle, döviz varlıkları azaltılarak altına çevriliyor ve Türkiye’ye getiriliyordu.

Aynı zamanda bankalara zorunlu karşılık olarak Merkez Bankası’na altın yatırma imkânı getirildiğinden, daha sonra da 2018 sonrası altın-TL swap imkânı da sağlandığından, Merkez Bankası bilançosundan kendi mülkiyetindeki altınları ayıklamak karmaşık bir hesabı gerektiriyordu.

Merkez Bankası’nın brüt altın rezervleri ile bunun bileşenleri ve kendi mülkiyetinde bulunan altınların seyri aşağıda.

grafik

Merkez Bankası 116 ton olan kendi mülkiyetindeki altın miktarını 2017’den itibaren (Kahverengi çizgi) arttırıyor. Temmuz 2020’ye gelindiğinde 469 tona çıkıyor.

Sonra Şubat 2021’e kadar bir satış süreci başlıyor.

Şubat 2021’de kendi mülkiyetindeki altın miktarı 310 tona geriliyor.

Alın size 159 ton! En yüksek seviye olan 469 tondan 310 tona gerilemenin farkı bu.

Peki neden Merkez Bankası 159 ton altın satma gereği duymuş?

Birincisi, bankalar aynı dönemde 116 ton altını zorunlu karşılık için getirirken, bu altınları Merkez Bankası vermiş görünüyor. İlginç değil mi?

Aynı dönemde Swap için gelen 4 ton var. Hazine ise 67 ton altın varlığını arttırmış. Bu da öyle anlaşılıyor ki altına dayalı tahvil ve sertifikaların satışı sonrasında artmış.

Ama toplam alınca, ROM + Swap + Hazine hesaplarının toplamı 188 ton artmış, Merkez Bankası’nın kendi mülkiyetindeki altın miktarı ise 159 ton azalmış.

Yani banka, altın satarak dövize çevirmiş. Aynı zamanda da swap ve diğer yollarla bu altınları borç alıp bilançosuna eklediği için brüt altın rezervinde kayıp yaratmamış. Dışarıdan bakan için altın rezervleri pek değişmemiş görünüyor.

Neden buna bir ihtiyaç doğdu peki?

Yanlış ekonomi politikasına, oluk oluk döviz rezervi satılarak harcandığı için.

Döviz rezervleri eriyince altınlar satılmaya başlandı. Diğer taraftan da başka amaçla alınmış altın rezervinin nakde dönülmesi de yükselmiş altın fiyatları nedeniyle kazanç getirdi.

Hem suyunu çeken nakit dövizi yerine koymak için altınlar satıldı hem de altınların değer kazancı satış yapılarak bilanço kârına çevrilmiş oldu. Bu da Hazine’ye aktarıldı.

Merkez Bankası’nın “Uluslararası Rezervler ve Döviz Likiditesi” tablosuna bakarak, (akım veriler haricinde stok veriye bakarak) sadece 2020 yılında 86 milyar dolarlık rezerv eritildiği, net döviz pozisyonun da -55.5 milyar dolara düştüğü dikkate alnırsa, kur artışının devam etmesiyle açığa satılan dövizlerden epeyce bir zarar oluşmuş olmalı.

Bu koşullarda da yılın ikinci yarısında fiyatların çıkmasını da fırsat bilerek yılsonuna doğru altın satışına başlanması ve 2 milyar dolarlık (kabaca 15 milyar TL) kâr yaratılması, hasarı örtmek açısından işe yaramış. Buna karşın, Merkez Bankası’nın kârı 2019’daki 55 milyar TL’den 2020’de 43 milyar TL’ye geriliyor. Hala kâr yazıyor olmasının nedeni piyasayı 600 milyar TL fonluyor olması. Yani faiz geliri sağlaması: Senyoraj.

Merkez Bankası, döviz ve altın rezervleriyle bu şekilde oynanarak, bir hedge fona çevrildi.

Haber Kategorisi
Ekonomi